Pazar

Bir davet!

Yandaki [alttaki] yazı, Kekeme’nin Superonline’nın Çağdaş Sanatlar Sitesi’ndeki son yazısı...

Kekeme, sizlerle bir yıldır paylaştığı bu aksak, tutuk sohbeti çok sevdi. Kekeme, sadece bu sitenin varlığıyla edindiği yüze yakın okur-arkadaşından çokça beslendi, hayat buldu. Kekeme, yazarının, benim hayatımı hiç ummadığım kadar değiştirdi. Her on beş günde bir hayatla, sanatla ve sizlerle buluştuğu bu zemini, bir başka yerde sürdürmeye kararlıyım. Kekeme’nin yeni adresi ne olacak şimdilik bilmiyorum. Belki bir arkadaş sitesi, belki bir başka portalın sanat köşesi, belki (tembellik etmeyip tasarımını sonlandırabilirsem) kendi web sitem.


Şurası ya da burası; ama neresi olursa olsun, bu (yazarı eski) yeni Kekeme’nin adresini öncelikle siz sürekli okurlarıma iletmek isterim. Bana e-mail adreslerinizi iletirseniz, bunun haberini –umarım- çok gecikmeden size iletebilirim. Tüm varlığınız, desteğiniz, katkınız için teşekkür ederim.

Yeniden karşılaşmak üzere hoşçakalın.

Not:
Bu arada, ne kadar Kekeme'de tutturduğum hayat-sanat kekelemelerimin tadına ulaşırım bilemesem de, Internet’te bir başka köşem de yayına girdi. Orada, web kameraları ve çevrelerindeki -içinde benim de olduğum- sıradışı etki alanı üzerine yazıyorum. Bu köşemin adı "Baykuş". Ona ulaşabileceğiniz link ise [yayından kalktı].

Belki Baykuş’u da seversiniz?! Kim bilebilir?



Bir davet!

Her yıl yüzlerce sanatçı adayının okullardan mezun olduğu, giderek bir o kadarının da, doğrudan sanat eğitimi almaksızın kendini sanat eliyle ifade etmeyi yeğlediği bir cesareti-artık-kazandığı bir ülkede ve o ülke içindeki bir başka ülke olan İstanbul’da, -neredeyse- hiçbir çağdaş sanat nesnesi kendine sergileme yeri bulamıyor artık.

Kültür Bakanlığı, sadece Osmanlı hazinelerini ve büyük burjuvalarımızın niteliksiz koleksiyonlarını yurtdışına taşınmasını iş edinmiş durumda!.. Milyon ve milyon dolarlar, bu yolda acımadan akıtılıyor. Devlete bağlı sergi salonlarının yönetimleri, ehliyetsiz ve iktidar güdümlü siyasi kimliklere bırakılıyor. İl, ilçe güzelleştirme derneklerinin ve dekoratif hobi kurslarının sergileriyle dönem programları oluşturuluyor.

Birkaç sanatçının, kendilerine ve yakın çevrelerine nefes alanı açan sanat mekanlarının yeni, sevinilesi varlığı ile asla dengelenemeyecek ciddi bir “kaybın” eşiğindeyiz.

Tüm sergi deneyimli sanatçılar, kendi olanaklarıyla üzerimize kapanan bu örtünün “ortak” niteliğini aralamaya çalışıyor. Yeni sanatçılar, bu durum her zaman mı böyleydi bilemeden, ellerinde işleri, içlerinde umutları, şaşkın çevrelerine bakıyorlar. Dolmabahçe Kültür Merkezi’nin, AKM’nin günlük kiraları bin dolarlarla ifade edilmeye başlandı. Nitelikleri ise yerlerde sürünüyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı bile kendine sergi yeri bulmakta zorlanmaya başladı. Uluslarası Plastik Sanatlar Derneği, bu isyan edilesi gidişe karşı tepkisiz ve sessiz.

Beral Madra, gözlerimizin içine baka baka, siz neler olduğunun farkında değil misiniz allah aşkına dercesine, bizi eyleme çağırdı: “Çağdaş sanat ortamı, Kültür Bakanlığı'nın adlandırması zor uygulamalarından her zaman payını aldı. Örneğin, Sayın İstemihan Talay'a daha göreve geldiğinde, AKM salonlarının nasıl işlev görmesi gerektiğini anlatmamıza karşın, yanlış yönetim sonucu daha önce önemli sergileri barındıran bu sergi yeri çaptan düştü, İstanbul kültür ortamındaki yeri sarsıldı. Özel sektörün galerilerinin izleyiciyle dolup taştığı Beyoğlu'ndaki TC Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Galerisi'nin de aynı işlevsizlikle yönetildiğini bir kez daha hatırlatalım. Kültür Bakanlığı, WEB sayfasında da açıkça görüldüğü gibi, Türkiye'deki çağdaş sanat ortamına tümüyle sırtını dönmüş durumda. Bunun bilinçli olduğunu sanmıyorum; bu bakanlıkta günümüz sanat üretiminin ne olduğunu ve ne olmadığını, bilen birileri yok!... Kültür Bakanlığı, günümüz sanatının gereklerine ayak uydurmak ve sanatçılara hizmet etmekle yükümlüdür, İstanbul'daki sanat ortamının uluslararası ilişkileri var ve bunları sürdürmekte kararlı! Bakanlık da bu gereksinimlere yanıt verecek altyapılar kurmalı. İstanbul'da merkezi yerlerde sergi salonlarına mı gereksinim var? Bu salonlar yapılmalı, olanlar da bu amaçla yönetilmeli! Bu sergi salonlarının yıllık bütçeleri devlet ve yerel yönetimler tarafından sağlanmalı, ama sanat politikaları özgür ve bağımsız olmalı! Bunlara 'Kunsthalle' deniyor; Almanya'da her kasabada var! Sonuç, İstanbul sanat ortamı, sivil bir başkaldırıyla AKM salonları ve Güzel Sanatlar Galerisi'ni 'Kunsthalle' türünde çalıştırmak üzere işgal etmeli!” (1.5.2000/Radikal)

Ne duruyoruz? Neden duruyoruz? Neredesiniz? Devlet Tiyatroları’nda süren mücadelenin niteliğinin hiç de bizim durumumuzdan bağımsız olmadığını farkedemiyor muyuz?

Sonbahar sezonuna kadar olup biten her şeyi değerlendirecek, tartışacak ve eylem programı saptayacak zamanımız var. Eylül’ü farklı karşılamaya, çağdaş sanatın atölyelerimizde mahsur kalmış örneklerini sergileyecek tüm zeminleri yeniden kazanmanın, yeni mekanlara kavuşmanın, milyon ve milyon dolarların nerelere akıtıldığının teşhirinin mücadelesi için zaman geldi de geçmiyor mu? Kitle örgütlerimizi, sivil inisyatiflerimizi, tek tek sanatçı kimliklerimizi, önümüzü açmak için seferber etmeye var mısınız? Eminim tüm sanatseverler bizden yana olacaktır!


Ben varım! Onlar var! Siz?



Hiç yorum yok: